Yaylı çalgıların ruhu yoktur.
Onlar sadece kendilerini çalanların kalbindekini seslendirir. Yarım yüzyıl boyunca ses üzerine düşündükten sonra en çok şunu fark ettim: Yaylı çalgılar sadece kendilerini çalanların kalbindekileri ifade eder. Yaylı çalgılar akılsız varlıklardır; titreşimin fiziksel etkisiyle ses üretirler.
Her derste söylerim:
Sese kalbinizi verin, sese ruhunuzu verin. Çünkü kişiliğimiz, ürettiğimiz seste açığa çıkar.
Müzik yapmak, yaylı çalgılara hizmet etmek, güzel ve yankılanan bir ton yaratmak, kalbinle ve yaşayan müzik ruhunla birlikte söylemektir. Arşe, yaylı çalgıların ses üretimini sağlar. Arşeye hayat vermenin farkını, yöntemlerini tecrübe ettiğimizde, çalgıdan ses çıkarırken ona hizmet ettiğimizde anlarız. İşte o zaman yaylı çalgıların güzel ve rahatsızlık vermeyen rezonansı, çalmayı kolay ve keyifli hale getirir.
Keman çalmanın esas noktası, arşeye hayat vermek ve ona hizmet etmektir. İnsanların tabiriyle, eğer biri hep kendini düşünerek bencil ve olgunlaşmamış bir şekilde yaşıyorsa, o hayat keyifsiz ve tatminsiz olur. Başka bir deyişle, o kişi yarattıkları gürültüden başka bir şey değildir.
Bunun tersine, bir kişi diğerlerinin kalplerine hizmet etmek prensibiyle yaşar ve diğerleri için yaşamayı öğrenirse, kavga olmadan uyumlu bir şekilde hayatın güzelliklerinden zevk alabilir ve hayatını sade bir mutluluk içinde geçirebilir.
Benzer şekilde keman çalmanın olduğu kadar müzik eğitiminin de en büyük amacı, ben merkezcilikten uzaklaşıp diğerlerine rehberlik etmektir.
Güzel ses, güzel kalp; müzik eğitiminin gerçek amacı bu felsefeyi izlemek için çaba göstermektir. Lütfen çocuklarımızı herkes tarafından sevilecek, herkesi sevecek ve diğerleri için yaşayacak mutlu, neşeli insanlar olarak yetiştirin.
Keman çalma felsefesi, hayat felsefesiyle aynıdır:
İnsan, keman gibi, sadece kendi kalbinin şarkısını söyleyebilir.
Shinichi Suzuki